Dijital Ayak İzi, kişinin dijital olarak izlenebilen davranışları ve çevrimiçi ortamlardaki izlerinden elde edilen verilerden oluşmaktadır. Dijital Ayak İzi, Pasif Dijital Ayak İzi veya Aktif Dijital Ayak İzi olarak ikiye ayrılmaktadır

Bilgi ve iletişim teknolojilerinde 2000 li yıllardan itibaren başlayan hızlı bir değişim, internetin her an ulaşılabilir olması ile artık vazgeçilemez duruma gelmiştir. Wearesocial adlı web sitesinin yapmış olduğu araştırmaya göre dünya üzerinde interneti kullanan kişi sayısı 5 milyona yaklaşmıştır. Özellikle de günümüzde en yaygın kullanım alanları olarak alışveriş, bankacılık hizmetleri, kamu işlemleri, sosyal paylaşımlar, oyunlar olarak göze çarpmaktadır. Ve tüm bu işlemler gerçekleştirilirken sürekli olarak dijital ortamlara bir takım kayıtlar bırakılmaktadır. Bu noktada Dijital Ayak İzi adı verilen güncel bir kavram karşımıza çıkmaktadır. Micheli’ye göre Dijital Ayak İzi; kişinin dijital olarak izlenebilen davranışları ve çevrimiçi ortamlardaki izlerinden elde edilen verilerden oluşmaktadır. Lambiotte^ye göre ise dijital ayak izi, kişilerin çevrimiçi veya çevrimdışı ortamlardaki davranışlarının, dijital veri tabanlarında bıraktıkları izlerinden oluşmaktadır. Dolayısıyla dijital ortamlarda gerçekleştirilen işlemler sonucunda, kimi zaman farkında olunarak, bazen de farkında olmayarak dijital ayak izi bırakılmaktadır.

Aktif Dijital Ayak İzi – Pasif Dijital Ayak İzi

Yukarıdaki açıklamalardan sonra dijital ortamda bıraktığımız izler, davranışlarda bulunurken ki durumumuza göre pasif dijital ayak izi veya aktif dijital ayak izi olarak ikiye ayrılmaktadır. Aktif Dijital Ayak İzi dediğimiz zaman, bireylerin bilinçli bir şekilde sosyal medya ortamlarında paylaşım yaparken, etkileşimde bulunurken, blog sayfası açmışsa oradaki yayınlarından, twitter kullanıyorsa oradaki etkileşimlerinden, e-posta gönderimlerinden vb. oluşmaktadır diyebiliriz. Pasif Dijital Ayak İzi ise, dijital ortama bağlandığımız andan itibaren gerçekleşen konum bilgisinden, IP adresinden, arama motorunda yaptığımız aramalardan vb. oluşmaktadır. Dolayısıyla da bireylerin dijital ayak izleri sadece paylaşım yaptığı fotoğraflardan, videolardan, yazılardan oluşmamaktadır. Başka bir kişinin paylaşımını beğenmesi, retweet yapması gibi kendisine ait olmayan paylaşımlara etkileşimde bulunması da dijital ayak izi bırakmasına neden olmaktadır.

Elektronik ortamda bireyin davranışları sonucunda bıraktığı ayak izleri yazılımlar vasıtasıyla toplanmakta ve analiz edilmektedir. Peki bu kadar veri niçin toplanır? Bu soruya yanıt vermek için toplanan verilerden elde edilebilecek sonuçlara bakmak gerekir. Bireylerin yaptığı aramalardan, o toplumla ilgili olarak grup davranışları öngörülebilir, tepkiler ölçülebilir, yaş, cinsiyet vb. değişkenlere göre detaylı sonuçlar çıkartılabilmektedir. Ayrıca bireye yönelik ise, kişilerin dünyaya bakışları, dini yönelimleri, siyasal düşüncesi, kişisel özellikleri, arkadaş çevresi, hayata bakış açısı gibi birçok bilgiye ulaşılabilir. Bu anlamda da kurulan algoritmalar aracılığı ile yapay zeka oluşturularak birey veya toplum hakkında tespitlere ulaşılabilir hatta gelecekteki yönelimleri tahmin edilebilmektedir.

Tüm bunlar düşünüldüğünde bireyin dijital ortamlardaki varlığı kişinin aynı zamanda dijital kimliğini oluşturmaktadır. Dijital kimlik şekillenirken kişinin dijital ayakizinden beslenmektedir. Yapmış olduğu paylaşımlardan, blog yazılarından, etkileşimlerinden vb. oluşmaktadır. Dijital Ayak İzi konusunda bilgi sahibi bilinçli bireyler itibar yönetimi kapsamında olumlu ayakizleri bırakma eğilimindedirler. Edinilmek istenen bilginin çoğu zaman ilk iş olarak arama motorlarından ulaşılmaya çalışıldığı düşünülürse, internette itibarlı bir kimlik oluşmasının önemi son derece büyüktür. Dolayısıyla da dijital ayakizini yönetebilmek son derece önemlidir. Yapılan paylaşımların, etkileşimlerin bir gün bir yerlerde çıkabileceği unutulmadan hareket etmek gerekmektedir.